Genel tıp uygulamaları sırasında hekimler
hastanelere polikliniğe başvuran pek hastadan ilk olarak kan tahlili isterler.
Hastalıkların tanısında ve tedavisinde kan tahlili önemli rol oynar. Tam kan
sayımı hekime tanıya yaklaşmasında yardımcı olan, değerli ve nispeten ucuz ve
belirleyici bir testtir.
Kan tahlilinin asıl amacı teşhis koymak
değildir. Kan tahlilinin esas görevi hekimin olası tanılar arasında eleme
yapmasını sağlamaktadır. Kan değerlerindeki verilere göre hastalıklar hastanın
şikayetlerine göre belirlenir. Gerekli kontrollerden sonra teşhis konulur. Yani
tanıya yardımcı olmaktır. Hastayı görmeden, muayene etmeden teşhis koyulmaz.
Doktorların genelde muayeneden sonra hastadan
kan tahlili ister. Bazı doktorlar hastalara kan değerlerindeki verileri ne
olduğu açıklamaz ve tam olarak net bir cevap vermezler. Kan tahlilinde birçok
ne olduğunu bilmediğimiz veriler bulunmaktadır. Kısa olarak bunları açıklayalım
ve kan tahlilindeki değerler ve aralıkları nasıl yorumlanır inceleyelim.
Kan
tahlilinde hangi değerler incelenir?
Vücudumuzda oksijen
taşıyan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) ile hastalıklara karşı savunmamızı
sağlayan beyaz kan hücreleri (lökositler) sayılmakta ve büyüklükleri
incelenmektedir.
Bildiğiniz gibi kırmızı
kan hücrelerinde hemoglobin proteinleri bulunur. Oksijeni taşıyan protein
hemoglobindir. Hemoglobin miktarı düşerse oksijen taşınamaz.
Maalesef ülkemizde
kullanılan laboratuvar cihazları yurt dışından satın alındığı için tahlil
sonuçları genellikle yabancı terimlerle gösterilmektedir.
Kırmızı
kan hücreleri
RBC
(red blood cells): Oksijen taşıyan hücrelerin miktarını
verir.
Düşükse anemi
(kansızlık) veya kan kaybı vardır. Yüksekliğe örnek: Yüksek rakımlı yerde
oturmak, KOAH, böbrek hastalığı, polisitemi hastalığı
MCV
(mean corpuscular volume): Oksijen taşıyan hücrelerin
ortalama büyüklüğüdür. MCV düşükse eritrositler daha ufaktır, yüksekse daha
genişlemişlerdir. Örneğin demir eksikliği anemisi'nde eritrositler küçülür
dolayısıyla mcv değeri düşük çıkar. B12 vitamini eksikliği anemisinde ise
eritrositler büyümüştür, MCV yüksektir.
Hb
(Hemoglobin): Kandaki toplam hemoglobin miktarını
gösterir. Anemilerde hemoglobin düşer.
MCH:
Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir.
Hct
(Hematokrit): Kandaki hemoglobin ve eritrosit
miktarının bir ölçüsüdür. Anemi, lösemi, kan kaybı gibi durumlarda azalırken
vücudun su kaybettiği durumlarda (örneğin ishal) veya polisitemi'de artar.
PLT
(Platelets): Trombositlerdir. Yani pıhtılaşmayı
sağlayan hücereleri gösterir.
Beyaz
kan hücreleri
WBC
(White Blood Cells-Leukocytes): Vücudun savunma ve
bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon
hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca
lösemi'de yükselir.
Çok düşükse lökosit
yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır. Örneğin bazı kanserlerde, kemik iliği
hastalarında, AIDS'te lökosit miktarı (WBC) düşüktür.
*
PNL: (Nötrofiller) Örneğin bakteryel enfeksiyonlarda
artar.
*
Lymphocytes: (Lenfositler) Viral enfeksiyonlarda ve
bazı kronik hastalıklarda artar. AIDS'te düşer.
*
Eosinophils: (Eozinofiller). Allerjide ve parazitik
hastalıklarda yükselir.
ALBUMIN
Normal Değerler: 3,5-5,5
g/dL
Açıklama: Albümin
karaciğerde sentezlenen bir protein türevidir. Sağlıklı yetişkin karaciğerinde
günde 12-14 gram kadar albümin sentezi yapılır. Sağlıklı kişilerde rutin olarak
albümin bakılmasına gerek yoktur. Sağlıklı bir kişide albümin düzeyinin biraz
yüksek ya da düşük çıkması da klinik bir önem taşımaz. Kan albümin düzeyi
ölçümü özellikle ödemi olan, karaciğer hastalığı bulunan veya beslenme
bozukluğu düşünülen kişilerde önem taşır.
Artığı
Durumlar: Albümin düzeyinin yüksek ölçülmesi genellikle
vücuttan su kaybı bağlıdır. Önemli değildir.
Azaldığı
Durumlar: Yaşlı insanlarda, karaciğer hastalığı olanlarda ve
beslenme bozukluğu bulunan kişilerde albümin azalır. Bazı hastalarda idrar ya
da bağırsak yolu ile albümin kaybı gerçekleşmektedir. Sonuçta albüminin kan
düzeylerinde azalma (hipoalbüminemi) kan onkotik basıncının düşmesine bu da
dokular arasında sıvı birikimine neden olarak özellikle bacaklar ve sırtta
ödeme neden olur.
ALKALEN
FOSFATAZ - ALP
Normal Değerler : 30-1
20 U/L
Açıklama:
Vücutta neredeyse bütün dokularda bulunan ama ne iş yaptıkları tam
anlaşılamamış bir enzimdir. Normal yetişkinde kanda ölçülen ALP ın yarısı
karaciğer yarısı da kemik kökenlidir. ALP özellikle safra akımının durması ya
da yavaşlamasına bağlı olarak görülen karaciğer hastalıkları için iyi bir
testtir.
Artığı
Durumlar: Çocuk ve gençlerde hızlı kemik büyümesi nedeniyle
normal yetişkine göre ALP değerleri 2-4 kat daha fazla olabilmektedir. Yine
doğuma yakın gebelerde de plasenta tarafından sentezlendiğinden ALP değerleri
yüksektir. Safra yollarındaki tıkanma sonucu ALP değerleri yükselir. Ayrıca
kemik hastalıklarında da (özellikle Paget hastalığı) ALP değerleri yükselir.
Pek çok ilaç da ALP düzeylerini yükseltebilir, bu nedenle ALP yüksekliği çoğu
zaman bir hastalık belirtisi olmayabilir.
AMILAZ
Normal Değerler: 60-180
U/L
Açıklama:
Amilaz pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden (örn. akciğer)
salınmaktadır. Kandaki amilazın genellikle üçte biri pankreas, üçte ikisi ise
tükürük bezleri kaynaklıdır. Dolaşıma giren amilaz esas olarak böbrekler
aracılığıyla vücuttan atılmaktadır.
Artığı
Durumlar: Yüksek kan amilaz düzeyi pankreatitte meydana gelir.
Ayrıca karın ağrısıyla ortaya çıkan bazı acil hastalıklarda, şiddetli şeker
komasında, kabakulakta, morfin enjeksiyonundan sonra da amilaz düzeyleri bir
miktar yükselebilmektedir.
Azaldığı
Durumlar: Amilaz değerinde düşüklüğün bir klinik önemi yoktur
ASIT
FOSFATAZ
Normal Değerler : 0-5.5
U/L
Açıklama : Esas olarak
prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır. Ölçümü
özellikle prostat hastalıklarının tanı ve tedavisi için kullanılmaktadır. Bu
amaçla prostatik asit fosfataz denilen fraksiyonu ölçülür. Normalde asit
fosafataz kanda pek az miktarda bulunur.
Artığı
Durumlar: Özellikle prostat kanserlerinde kan düzeyleri
belirgin olarak yükselmektedir. Yine de rektal muayeneden sonra, idrar sondası
takılmasıyla ve hatta kabızlık ile birlikte de yükselebileceği unutulmamalıdır.
Azaldığı
Durumlar: yok
BILIRUBIN
Normal Değerler: Direkt:
0.1-0.3 mg/dL
Indirekt : 0.2-0.7
mg/dL
Açıklama:
Kan dolaşımında bulunan kırmızı kan hücreleri yaklaşık 120 günlük bir süre
sonunda ömürlerini tamamlar ve çoğunluğu dalakta olmak üzere parçalanırlar.
Açığa çıkan bilirubin karaciğere götürülür. Karaciğer özel bir işlemle
bilirubini suda çözünebilen bir hale getirir ve safra yoluyla bağırsağa atar.
Karaciğerde bu işleme maruz kalmış bilirubine direk, henüz işlem görmemiş
bilirubine ise indirek bilirubin denilir.
Artığı
Durumlar: Bu sistemin herhangi bir noktasında meydana
gelebilecek bir aksama kan bilirubin düzeyinin yükselmesine neden olur. Bu
aksamalar; kırmızı kan hücrelerinde aşırı yıkım, karaciğer hastalıkları ve
safra yolu tıkanıklıklarıdır. Sonuçta kan bilirubin seviyesi yükselecek ve koyu
sarı ten rengiyle tipik sarılık ortaya çıkacaktır.
Azaldığı Durumlar: yok
FOSFOR
Normal Değerler: 3 -
4,5 mg/dL
Açıklama: Fosfor insan
hücresinde asit-baz dengesi, kalsiyum metabolizması gibi çok önemli
reaksiyonlarda rol oynayan bir maddedir. Vücuttaki fosforun %85 kadarı kemikte
fosfat formunda depolanır. Kan düzeyi kan kalsiyum ve kan pH değişimlerinden
etkilenmektedir. Kalsiyumda olduğu gibi bağırsaktan emilimi, idrarla atılımı ve
hücre içine toplanması ya da hücreden bırakılması gibi düzenlemelerle kan
düzeyi ayarlanmaktadır.Yine kalsiyum gibi parathormondan etkilenmektedir.
Yemeklerden sonra düzeyi değiştiğinden 12 saatlik açtıktan sonra ölçümü
yapılmalıdır.
Artığı
Durumlar: Hipoparatiroidide fosfor artar.
Azaldığı
Durumlar: Hiperparatiroidi durumunda değerleri azalır.
GLUKOZ
(KAN SEKERI)
Normal Değerler: 75-115
mg/dL
Açıklama: Şeker
hastalığı tanısı için 12-14 saat açlıktan sonra kan glukozu ölçülür. Yüksekse
test tekrarlanır. Yine yüksekse yemekten tam 2 saat sonra yeniden ölçülür. Bu
da yüksekse glukoz tolerans testi yapılmalıdır.
Artığı
Durumlar: Kanda şeker yüksekliği ise şeker hastalığını
gösterir.
Azaldığı
Durumlar: Hipoglisemiyle seyreden hastalıklar
TİROİT HASTALIKLARININ
TEŞHİSİ
* Kanda TSH ve tiroit
hormonlarının (T3 ve T4) düzeylerinin ölçülmesi: Tiroidin çalışması hakkında
önemli bilgiler verir. Başlangıçta öykü ve muayenede çalışma bozukluğu
belirlenememişse tek başına TSH'nın ölçülmesi yeterli olabilir. Duyarlı bir
sonuç elde edilebilmesi için TSH' ya sensitif ya da ultrasensitif yöntemle
bakılması tercih edilir. Üstünde önemle durulması gereken nokta: Bu tetkiklerin
normal olması tiroidin çalışmasının normal olduğunu gösterir. Hastada guatr,
tiroit kanseri gibi diğer hastalıkların olmadığını belirlemez. Bunlar için
diğer tetkiklere gereksinim olabilir.
* Bağışıklık sistemini
kontrol eden testler: Bunlar antitiroglobulin antikor ( ATA ), anti TPO antikor
( AMA ) ve Anti TSH-R ( TRAb ) gibi isimler almaktadır. Graves hastalığı,
Hashimoto hastalığı ve bazı tip tiroiditlerin tanısında yardımcı olurlar.
* Tiroglobulin tayini:
Bu test özellikle tiroit kanseri nedeniyle ameliyat olmuş hastaların
izlenmesinde önemli ip uçları vermektedir. Ancak bu testin tam olarak değer
kazanabilmesi için bireyde gözle görülebilir tiroit dokusunun kalmamış olması
gerekmektedir.
* Medüller kanserlerin
tanı ve tedavisinde kanda tirokalsitonin: adı verilen bir hormonun ölçülmesi
faydalı bilgiler verir.
* Yine medüller kanser
olan ailelerde diğer bireylerin taranması için ret genindeki mutasyonları
gösterecek genetik çalışmalar yapılabilir.
HEMOGLOBIN VE
HEMATOKRIT
Normal Değerler :
Hemoglobin: 14-18 g/dL
(erkek); 12-16 g/dL (kadın)
Hemotokrit: % 42-52
(erkek); %36-46 (kadın)
Açıklama : Hemoglobin
ve hematokrit sıklıkla beraber istenen ve kanın oksijen taşıma kapasitesini
ölçmek için kullanılan testlerdir. Hemoglobin kırmızı kürelerde bulunan ve
temel olarak oksijenin taşınmasından sorumlu maddedir. Hematokrit ise kırmızı
kürelerin kan içerisindeki yüzdesini gösterir. Genellikle hematokrit değeri
hemoglobin değerinin üç katıdır. Hemoglobin ve hematokrit bebeklerde, gebe
kadınlarda, bakım evlerinde yaşayan yaşlılarda, adet gören kadınlarda mutlaka
kontrol edilmelidir. Bu testlerin en önemli yanı aneminin tespit edilebilmesini
sağlamasıdır.
Artığı Durumlar :
Polisitemilerde, doğuştan var olan kalp hastalıklarında, aşırı su kaybında
yüksektir. Orak hücre anemisi gibi kırmızı küre şekil bozukluklarında
hemotokrit hatalı olarak yüksek çıkar, bunlarda hemoglobin miktarına
bakılmalıdır.
Azaldığı Durumlar :
Anemilerde görülür.
TRANSAMINAZLAR
Normal Değerler :
Aspartat (AST, SGOT) : 0-35 U/L
Alanin (ALT, SGPT) :
0-35 U/L
Açıklama :
Transaminazlar karaciğer hücrelerinde bulunan enzimlerdir. Karaciğer hasarında
hücre dışına sızarlar.
Artığı Durumlar : Kan
seviyelerinin yükselmesi, karaciğer hasarına bağlı olarak bu iki enzimin hücre
dışına sızması anlamını taşımaktadır. Genellikle bu enzimlerin kan seviyeleri
karaciğer hasarının şiddetini yansıtır.ALT karaciğere daha özgül iken, AST kalp
ve iskelet kası harabiyetinde de yükselmektedir. Bu nedenle AST aynı zamanda
myokard enfarktüsünün izlenmesinde de kullanılmaktadır. Karaciğerin
hastalıklarında alkole bağlı karaciğer hasarı hariç ALT, AST den daha
yüksektir.
Azaldığı Durumlar : ALT
ve AST değerlerinin normalden düşük olması nadiren görülen bir durumdur. Eğer
bilinen bir karaciğer hastalığı yoksa genellikle önem taşımaz.
URE
Normal Değerler : 5 -
25 mg/dL
Açıklama : Protein
metabolizmasının bir ürünüdür ve böbrekler yoluyla idrarla atılır. Sıklıkla kan
üre azotu (BUN) olarak ölçülür. Böbrek fonksiyonlarını değerlendirmede önemli
bir ölçüttür. Ancak böbrek fonksiyonları dışında vücuttaki azot yükü, günlük
sıvı alımı ve idrar akım hızından da etkilendiğinden tek başına karar verdirici
değildir.
Artığı Durumlar :
Böbrek fonksiyon bozukluğu dışında kalp yetmezliği, tuz ve su alımındaki
dengesizlikler (kusma, ishal, sık idrara çıkma, terleme), bağırsaklarda kanama,
stres, yanıklar, diyetle fazla protein alımı ve akut myokard enfarktüsü gibi
nedenlerle de kan değerleri yükselebilmektedir.
Azaldığı Durumlar :
Karaciğer yetmezliği, kaşeksi (aşırı kilo kaybı), nefroz (bir böbrek hastalığı)
URIK ASIT
Normal Değerler : Erkek
: 2.5-8.0 mg/dL
Kadın : 1.5-6.0 mg/dL
Açıklama : Ürik asit,
vücudun genetik yapı taşları olan DNA ve RNA nın yapısında bulunan purin
adındaki maddelerin metabolizmasının son ürünüdür.
Artığı Durumlar :
Diyetle fazla protein alımı, vücutta üretim artışı (malin hastalıklar, doku
harabiyeti, açlık) ya da böbrek fonksiyon bozukluğu gibi bir nedenle vücuttan
uzaklaştırılamaması durumlarında kanda ürik asit düzeyi yükselir. Yüksek
düzeydeki ürik asidin kristaller halinde çeşitli dokularda biriktiği
düşünülmektedir. Bu dokular özellikle eklem sıvıları ve böbreklerdir. Eklem
sıvılarında ürik asit kristallerinin birikimiyle oluşan ağrılı hastalığa GUT
hastalığı denilir. Böbreklerde oluşan birikim ise böbrek yetmezliği ve idrar
yollarında taş hastalığına yol açar.
Azaldığı Durumlar :
Diğer analiz sonuçları normal ise düşük genelde önemli değildir.