Sayfalar

17 Mart 2013 Pazar

Bahar Yorgunluğu Nasıl Engellenir?


  Bahar Yorgunluğu genel belirtileri arasında ilkbaharda bio ritm düzensizlikleri, gastrit, yüksek tansiyon ve kalp hastalıklarının artması, bazı hormonların fazla salgılanması bulunmaktadır.
“Neşeli ve enerjik olunmasının da nedeni hormonlardır” diyen Baykal, şöyle konuştu:
“Bazı hormonlar karanlık ortamlarda daha fazla salgılanırken, bazı hormonlar ise insan metabolizması gereği güneş ışığında daha fazla salgılanır. Bahar aylarında insan metabolizmasında oluşan değişiklikler, beraberinde yorgunluğu da getirir. Kışın soğuk günleri yavaş yavaş yerini baharın neşesine, ılıklığına bırakırken, birçok kişide halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları ve uyku isteği gibi ortak problemler ortaya çıkar. Bunlar bahar yorgunluğu olarak değerlendirilir.”
Bahar yorgunluğuna bağlı olarak kalp ve romatizma hastalarındaki yakınmaların arttığını vurgulayan Baykal, önlem alınmaması durumunda yakınmaların kronik yorgunluğa dönüşebileceğini ifade etti.

 BOL SEBZE VE MEYVE TÜKETİLMELİ
  Prof. Dr. Yavuz Baykal, vitamin ve mineral eksikliği, hareketsizlik, yüksek tansiyon, kansızlık, gürültü ve stresli iş ortamının yorgunluğu tetiklediğini dile getirerek, yorgunlukla mücadele için bol sebze ve meyve tüketilmesi gerektiğini anlattı.
Sebze ve meyvelerin bağışıklık sistemini güçlendirmesi, vitamin ve mineral ihtiyaçlarının karşılanması açısından önemli olduğunu kaydeden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
“Özellikle koyu yeşil, sarı, turuncu, kırmızı ve mor renkli sebze ve meyveler tercih edilmelidir. Ispanak, karalahana, brokoli, pazı, Brüksel lahanası, turp, şalgam, pancar, kereviz, domates, havuç, limon, kuşburnu, elma, kivi, portakal ve mandalina bol tüketilmelidir. Mevsimin özelliğini taşıyan sebze ve meyveler tercih edilmelidir. Geceleri ağır ve yağlı yemek yememeye özen gösterilmelidir. Kahve, çay, soğuk meşrubatlar, kakao ve benzerleri gibi kafeinli içecekler azaltılmalıdır.
Kahve yerine rahatlatıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici bitki çayları tercih edilebilir. Her gün 10-12 bardak su tüketimine özen gösterilmeli. Beslenmenin yanı sıra, uyku düzeni, spor ve psikolojik faktörlere de dikkat edilmesi gerekiyor.”

Kanseri Engelleyecek Yeni İlaç


  Kanser tedavisinde yeni bir ilaç projesiyle,sadece kanserli hücreler tespit edilecek ve buna göre kanserin türüne göre önlemler alınarak,yapılacak tedavi daha etkili olacak.
 Projenin yürütücüsü AÜBİBAM Müdürü Doç. Dr. Genç, pankreas kanserinin, araştırmalara göre riskli kanser türleri arasında yer aldığını belirterek, teşhis edildikten sonraki 6 ay içinde hastaların yüzde 85'inin hayatını kaybettiğini söyledi.

 ÇOK SİNSİ İLERLİYOR
  Başlangıç evrelerinde hiçbir belirti göstermeyen, erken teşhisi ve cerrahi müdahalesi zor olduğu için “ölümcül” olan pankreas kanseriyle mücadele etmek amacıyla geliştirdikleri projenin, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından onaylandığını bildiren Doç. Dr. Genç, şunları kaydetti:
  “Piyasada bir çok kanser ilacı var ancak bunlarda seçicilik yok. Biz ilacı vücuda uyguladığımız zaman, kanserli bölgede lokalize olarak orada toplanacak, sonra aktif madde salınacak. Bu yüzden normal hücreler zarar görmeyecek. Sadece kanserli hücreleri hedeflendirdiğimiz için biz buna 'Akıllı İlaç' diyoruz. Normal hücreler etkilenmediği için tedavi daha hızlı sonuç verecek. Örneğin hasta kemoterapiye girdiği zaman kanserli hücrelerin dışında normal hücreler de ölüyor. Çünkü ikisi birbirine çok benziyor. Normal hücrelerde öldüğü için kemoterapiden sonra hasta bir süre kendine gelemiyor, kür arttıkça hasta daha da bitkin düşüyor. Bu yüzden hem erken teşhise yardımcı olacak hem de tedaviyi kolaylaştıracak bir 'Nanopartiküler ilaç taşıyıcı sistem' geliştiriyoruz. Böylece normalde hastaya 300-500 miligram dozda verdiğimiz ilacı hedefleme yaptığımız için daha düşük dozlarda belki 100-200 miligram ilaçla tedavi edebileceğiz.”
 KANSERİN VÜCUDA YAYILMASININ ÖNÜNE GEÇİLMESİ AMAÇLANIYOR
  Projeyle hem erken teşhis hem tedavi dolayısıyla pankreas kanserinde ölüm oranını azaltmayı hedeflediklerini dile getiren Doç. Dr. Genç, tedavinin daha hızlı sonuç vermesiyle kanserin yayılmasının da önüne geçileceğini aktardı.
  “Laktoferrinin hücre zarında uygun reseptöre bağlanarak ilgili kanser hücrelerine gidiyor, kanser neredeyse orada toplanıyor” diyen Doç. Dr. Genç, “Vücuda ilacı verdik eğer başlangıç evresindeyse laktoferrin sayesinde vücuttaki kanserli hücreler hedeflenecek, ilacın içeriğinde yer alan demir sayesinde ise MR dediğimiz görüntüleme cihazlarında kanserli bölge daha kolay tespit edilebilecek. Böylece, pankreas kanserinde erken teşhis sağlanmış olacak” ifadesini kullandı.

Çalışmalarının bilim adamlarına ışık tutarak, tüm kanser türlerinin tedavisi için geliştirilebileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Genç, projenin iki yıl içinde tamamlanacağını anlatarak, “Nano ilaç taşıyıcı sistemin pankreatik kanser hücreleri üzerindeki etkileri ve hedeflenmeleri önce kültür hücreleri üzerindeki etkileri ve hedeflenmeleri incelenecek, daha sonra deney hayvanları üzerinde, daha sonrada gönüllü hasta grubu üzerinde inceleyeceğiz. Bu konuda hastanelerin onkoloji servisleriyle çalışılabilir. Pankreas kanserinde erken teşhis ve tedavide yol alabileceğimize inanıyorum” diye konuştu.
  Doç. Dr. Genç, “Akıllı İlaç” proje ekibinde AÜ Fen Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Rıdvan Say ve Prof. Dr. Arzu Ersöz ile Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Emel Ergene'nin yer aldığını sözlerine ekledi.